BÜYÜKADA Türkiye - İstanbul

Prens Adalarının En Büyüğü : BÜYÜKADA

Türkiye - İstanbul

Gezip gördüğüm yerleri yazmaya bayılıyorum. Hemen ertesi gün sarılıyorum kaleme deftere kağıda… İki hafta üst üste gerçekleştirdiğim Büyükada gezisini de sizlere seve seve anlatmayı borç bilirim.

Bostancı’dan adalara her saat başı mavi tur motor seferleri olmakla birlikte ben şehir hatları vapur seferlerini kullanmayı tercih ediyorum. Çocukluğumdan beri senelerin alışkanlığı bir yana keyif aldığım söylenemez. Vapur sefası gibisi yok.

7 Haziran sabahı bir hafta sonraki etkinliğimiz için Büyükada’ya ayak bastık. Kalabalık bu mevsimin kaderi olsa gerek. 

Ortağım ve ben ilk önce bisiklet kiralayacağımız bir iki yer bakındık. Pazarlıklarımızı yaptık ve anlaşmaya vardık. Sonra tasarladığımız güzergahta yürümeye başladık. O kadar çok fotoğraflanacak güzel kareler vardı ki zamanın nasıl geçtiğini anlamadık. Ödül olarak kendimize dondurma ısmarladık.. En basit şeyleri keyifli hale getirip bu durumdan zevk almak bizim işimiz haline geldi. Her şeye güler olduk. Geleceğe dair planlarımızdan konuşa konuşa tepeye vardığımızda sırtımızdan terler dökülüyordu. Gerçek ödül aslında gördüğümüz manzara ve Yücetepe’nin leziz yemekleriydi. Onca kalabalığa rağmen denize nazır bir yer bulduk ve kurulduk. Köfte patates salata ve bira üzerine tüttürülen cafe creme cigarette … 

Dopingimizi aldık ve aşağılara süzülmeye başladık. Bu defa yürümeye niyetimiz yoktu. Fayton sırasına girdik. 226 plakalı Turan fayton aşağıya doğru inerken bize adanın güzelliklerinden bahsetti. 

Ve ertesi hafta 14 Haziran Pazar geldi çattı. On kişi ile birlikte Bostancı vapur iskelesinde kararlaştırdığımız saatte buluştuk. Bisikletlerimizi aldık ve macera başladı. Daha ilk yokuşta iki bisiklet arıza verdi. Birinin zinciri çıktı diğerinin lastiği yerde taş bile yokken bir anda gözümüzün önünde pıss diye inmeye başladı. Derken ikinci yokuşta Fethiye’nin bisikleti fire verdi. Tüm bu sorunları aştıktan sonra biraz rötarlı da olsa tüm bisikletlerden yana başka bir sorun olmadan günü bitirdik. 

Niyetimiz küçük tur yaparak kimseyi zora sokmamaktı ancak üyelerimiz büyük tur yapmak istediği için Yücetepe’de yemek yedikten sonra büyük turu gerçekleştirdik. Benim ilk Büyükada büyük tur seferimdi. Büyükada bana her zaman kalabalık ve sıkıcı gelmiştir. . Ancak adanın arka taraflarındaki güzellikleri bana Büyükada’yı sevdirdi. Reşat Nuri Güntekin’in evinin önünden geçtik. 

AyaYorgi kilisesini gezdik. Gezmeden önce kurucu gezgin Fethiye bize kısaca tarihinden bahsetti. Tüm bu bilgilerin ışığında gezimiz anlam kazandı. 

Saint George adına yapılan Aya Yorgi Kilisesi, Büyükada’nın en yüksek noktalarından birinde inşa edilmiş. Rumlar tarafından Aya Yorgos olarak adlandırılmış fakat zamanla Aya Yorgi olarak dilimize dönmüş. En çok göze çarpan motifi, denizden çıkan canavarı mızrağı ile öldüren Saint George ikonasıdır. Kiliseyi böylesine önemli bir ziyaret ve adak merkezi haline getiren bir efsane var tabiî ki… Anlatılanlara göre Bizans döneminde işgal altında kalan Aya Yorgi kilisesindeki kutsal cisimleri kurtarmak isteyen papazlar topladıkları tüm cisimleri toprağa gömmüşler. Uzun yıllar sonra aziz Aya Yorgi bir çobanın rüyasına girmiş ve kiliseye uzanan yolu tırmanmasını ve çan sesi duyduğu yerde durup kazmasını söylemiş. Çoban fakir olduğu için çıplak ayakla ve hiç konuşmadan yalnız çıktığı için kiliseye uzanan yokuşu tırmanmış. Çan seslerini duymuş ve tam o noktayı kazmaya başlamış. Gömülen bütün cisimleri bulmuş. Söz konusu cisimlerin hepsi bugün kilisede sergilenmektedir. Ayrıca bu kilise hristiyanların ikinci hac noktasından biri olarak kabul edilir. Diğeri Meryem Anadır. Her yılın 23 Nisan ve 24 Eylül tarihlerinde ziyaretçi akınına uğrar. Keşif amaçlı gittiğimiz ilk hafta çalılara bağlanmış ipler yerlerde makaralar ve öbek öbek iplikler görmüş, adak için olduğunu tahmin etmiş, fakat anlamını pek çözememiştik. Sonradan öğrendik ki yaygın inanışa göre bu yolu hiç konuşmadan ve çıplak ayakla çıkan ve yoldaki çalılara ip bağlayan kişinin dileği gerçekleşir ve işleri çözülür ,yolu bir makara ipi aça aça çıkan kişinin ise kısmeti açılırmış.